16 Ağustos 2022 Salı

Felsefenin Kısa Tarihi - Nigel Warburton

  • Platon insanların oy vermesine izin vermenin, yolcuların geminin dümeninde olmasına izin vermekten farksız olduğunu düşünmüştür. Dizginleri, ne yaptıklarını bilen insanlara vermek çok daha iyiydi. 
  • Doğumumuzdan önceki onca 1000 yıl boyunca var olmamakla ilgili endişemiz yoktur. Niye biri var olmadığı tüm o zamanları önemsesin ki? Fakat bu doğruysa, o zaman ölümden sonra var olmayacağımız tüm o sonsuz zamanı neden bu kadar çok düşünüyoruz ki? 
  • “Ben varsam, ölüm yok; ölüm varsa, ben yokum!”  -Epikuros
  • Aurelius Augustinus, Tanrı'ya, cinsel arzuların yok etmesi ama dünyevi hazlardan çok keyif aldığından ötürü bunu “hemen yapmaması” için yakarması ile ünlüdür.
  • Her şeye gücü yeten iyi bir tanrı nasıl olur da kötü olanı hoş görebilirdi? Tanrı kötülüğü durduramıyorsa, o zaman gerçek anlamda mutlak bir güce sahip olamazdı. Yapabilecekleri sınırlıydı. Öte yandan mutlak gücü olduğu halde kötülüğü önlemeye istekli olmayan bir Tanrı nasıl mutlak iyi olabilirdi?
  • Felsefe Boethius’a şunu söyler: hiçbir şey kendi içinde kötü değildir; her şey onun hakkında nasıl düşündüğümüze bağlıdır. Mutluluk, dünyanın değil, aklın bir durumudur.
  • Descartes’a göre bir cin var olsa ve onu kandırsa bile, o cinin kandırdığı bir şey olmalıydı. Bir düşünceye sahip olduğu sürece o, Descartes, var olmak zorundaydı. Var olmasaydı, cin onun var olduğunu düşünmesini sağlayamazdı, zira var olmayan bir şey düşüncelere sahip olamazdı. Descartes’ın bu durumdan çıkardığı sonuç, “Düşünüyorum, öyleyse varım“ (Latince cogito ergo sum) oldu.
  • Spinoza'ya göre Tanrı’yı sevebilirsiniz, sevmelisiniz de, ancak karşılığında herhangi bir sevgi bekleyemezsiniz. Bu, doğasever birinin, doğanın da onu sevmesini beklemesi gibidir.
  • “Söylediklerinizden tiksiniyorum, fakat bunları ifade edebilme hakkınızı ölümüne savunurum.” -Voltaire
  • Aristoteles için hakiki anlamda erdemli kişi ölçülü duygulara sahip işidir, bunun sonucu olarak doğru şeyi yapar. Kant için ise duygular, birinin doğru şeyi yapıyormuş gibi görmek yerine gerçekten doğru şey yaptığını görmemizi zorlaştırarak meseleyi bulanıklaştırır.