17 Ağustos 2022 Çarşamba

Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley

  • Her şeyin ulaşılabilir olduğu bir dünyada hiçbir şeyin anlamı yoktur.
  • Eğer kötü bir davranışta bulunduysanız, pişmanlık duyun, elinizden geldiği kadar durumu düzeltin ve bir dahaki sefere daha iyi davranmaya bakın. Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
  • “Bu da,” diye veciz bir ifadeyle ekledi Müdür, “mutluluk ve erdemin sırrıdır; yapmak zorunda olduğun şeyi sevmek. Tüm şartlandırmaların amacı budur: İnsanlara, kaçınılmaz toplumsal yazgılarını sevdirmek.“
  • “Ne kadar çok yama olursa o kadar az refah olur, ne kadar çok yama olursa…”
  • Asla bir Epsilon’a emirlerini yerine getirsin diye bağırmak zorunda kalmayan erkeklere; konumlarını olduğu gibi benimseyen erkeklere; kast sisteminde bir balığın suda hareket ettiği gibi dolanabilen erkeklere; kendilerini öyle rahat hissediyorlardır ki ne kendilerinin ne de içinde var oldukları lütufkar rahatlığın farkındadırlar.
  • Fiziksel bir eksiklik, zihinsel bir ağırlık yaratabilirdi. Sanki süreç, tersine de işleyebiliyordu. Zihinsel aşırılık, kendi amaçları doğrultusunda, kasti bir yalnızlığın gönüllü körlük ve sağırlığını, yapay bir zevklerden el çekme iktidarsızlığını doğurabiliyordu.
  • İnsan mutluluk konusunu düşünmek zorunda olmasa yaşam ne kadar eğlenceli olurdu.
  • Fakat burada yasaları ben koyduğum için, çiğneyebilirim de.
  • Beyinleri ya da kasları asla zorlanmaz. Yedi buçuk saat hafif, yormayan iş, sonra da soma istihkakları, oyunları, sınırsız çiftleşmeleri ve duyusal filmler. Başka ne isteyebilirler ki?
  • Şurası kesin; Tanrı’dan bağımsız olabiliriz. Dini duygular tüm yitirdiklerimizi telafi edecektir. Ancak telafi edilecek bir kaybımız yok; dini duygular gereksiz. Gençlik arzuları asla körelmezken niye gençlik arzularının yerini alacak bir şeylerin peşinde koşalım? Bütün eski maskaralıkları sonuna kadar yaşayabiliyorken niye heveslerin yerini alacak bir şey arayalım? Zihinlerimiz ve bedenlerimiz yaşamdan zevk almayı sürdürürken niye tutunacak bir şeye gereksinim duyalım?